Bastırdığı öfkesiyle sokağa fırlayarak genelde Gnogno Meyhanesi' nde
bulunan Enver'i ve dalkavuklarını aramaya gitti. Orada onlara parlayıp
sövecekti, ihanetlerini kabul ettirip utandıracaktı onları.
"Farz edin ki" dedi bir gece Enver ve arkadaşlarına, "farz edin ki devriminizde
başarılı oldunuz ancak tahttaki bir hırsız ve katil bir diğerinden
neden daha iyi olsun?"
Enver, soğukkanlı ve nefret uyandıran kibirli gülüşünü korudu. Kemal,
bu çelimsiz zarif adamın methiyeye başlayacağını anlamıştı.
"Sen, Mustafa Kemal" dedi Enver hatip sesiyle, "cesur bir asker ve
açık sözlü bir adamsın. Ancak uzlaşmaya inanmıyorsun ... "
"Uzlaşma mı?" diye araya girdi Kemal. "Sen diyorsun ki ... "
Enver sessizlik için otoriter bir el hareketi yaptı ve Kemal sözünü
bitirmeden sustu.
"Uzlaşma'' diye tekrar etti Enver, "başarılı politikanın rabıtasıdır."
Enver' in bir diğer nadide sözüydü bu. "Biz ... " eliyle masanın etrafındaki
herkesi işaret etmiş ve her nasılsa amirane işaretinin içine Kemal'i
de alıvermişti. "Bizler yaklaşan ihtilalin gerçek liderleriyiz. Takip eden
günlerde de gerçek liderler olmalıyız. Şu an için bazı unsurların aramıza
girmesine izin vermeliyiz ancak daha sonra, gelecekte onları işin dışına
fırlatabiliriz!" Herkes ahenk içinde başını salladı, Talat ve Niyazi ise
onayladıklarını sözlerle açıkladılar.
Kemal ise sakince konuştu: ve "Sen bu saçmalığa inanıyorsun, öyle
mı. · ;:ı"
Enver' in rengi bu kez değişmişti, Niyazi tehdit eder hareketlerle hafif
çe doğruldu yerinden. Enver kolunu Niyazi ve Kemal' in arasına soktu.
"Beyler!" dedi, ardından Kemal' e "Evet inanıyorum çünkü bu doğru.
Bunu hep birlikte göreceğiz." Kafalar yeniden sallandı. Kemal meyusane
dönerek meyhaneden çıktı. O gece ciddi anlamda sarhoş olmuştu.
Kemal artık Zübeyde ve Makbule ile kalıyordu. Zübeyde' nin zengin
ikinci kocası, ona yaşadıkları büyük evi ve iyi bir gelir bırakarak ölmüş
tü. Zübeyde, Kemal' e parasından bol bol veriyordu. Kemal de karşı
çıkmadan bunu kabul ediyordu, zira maaşı yetersizdi.
Yorum Gönder