Eski Ahit’te, Tanrı’nın, Adem’in kaburga kemiğinden kadını yarattığı
söylenir. Bundan dolayı Adem ya da erkekler annesinden ve babasından
daha çok eşlerine bağlanacağı da ifade edilir. Kadın nasıl var olmuştur?
Erkeklerden farkı nedir? İlk sorunun yanıtı, insanların nasıl var olduğunun
cevabını bilmeyi gerektirecek kadar derin ve geniş bir araştırma konusudur.
İkinci soruya verilebilecek cevaplardan ilk akla gelen ise, kadınların
cinsiyet bakımından erkeklerden farklı olduğudur. İşte asıl mesele bu
farklılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Kadının toplumdaki yeri
problemi de, cinsiyet ayrımına bağlı olarak ortaya çıkan kadınların ezilmesi
ve ikincileştirilmesi sorunudur. Cinsiyet ayrımına karşı mücadele veren
ve bu problemin giderilmesine yönelik düşünce üreten ideolojilerin başında
“feminizm” gelir. Feminizm, “kadınların erkeklere göre dezavantajlı,
[…] ikincil bir konumda olduğu, ezildiği [ve] sömürüldüğü noktasından
hareket eder” (Çakır, 2010: 415). Feminizm ile birlikte kadınların toplumdaki
durumlarının iyileştirmesine yönelik liberal ve sosyalist düşünürler de
çaba göstermişlerdir. Sözgelimi, Charles Fourier ve Karl Marx gibi düşü-
nürler “herhangi bir toplumda kadınların durumu o toplumundaki uygarlaşmanın
ya da insanileşmenin ölçüsü olarak alınabilir” demişlerdir (Mitchell,
1998: 23). Juliet Mitchell, belirli toplumlarda üst sınıfta yer alan seç-
kin kadınlar topluluğuna rastlamanın mümkün olduğunu, ancak kadınların
durumunu insanlığın gelişiminin ölçüsü olarak aldığımızda, söz konusu
olan böyle bir seçkin sınıf olmadığını, genel olarak toplumdaki kadınların
durumunun ölçü olarak alınabileceğini belirtmiştir. Mitchell, kadın ve
erkeği, insan olarak bir elmanın iki yarısı gibi düşünür. Ona göre, bunlardan
birinin zarar görmesi insanlığın zarar görmesi anlamını taşır (1998: 23).
Toplumu oluşturan bireyler arasında kişisel yetenek ve beceriler konusunda
bazı farklılıklar vardır. Bireylerin kişisel beceri ve yeteneklerinden
dolayı toplumda daha iyi denilebilecek bir konuma sahip olmalarından
daha doğal bir şey olamaz. Ancak kadınların toplumdaki yeri sorunu,
kişisel yetenek ve beceriler sonucunda ortaya çıkan bir sorun olarak gö-
rülmemektedir. Bu sorun, daha çok doğuştan sahip olunan biyolojik durumdan
dolayı cinslerden birinin ayrıcalıklı ve diğerinin ikincil duruma
düşürülmesi sonucu ortaya çıkan bir sorun olarak düşünülmektedir. Mitchell,
demokratik ülkelerin öncelikli hedeflerden birinin, vatandaşları ...
Yorum Gönder