SANATSAL BİR OBJE OLARAK KADIN VE BAZI
TOPLUMLARDA KADINA BAKIŞ
Yrd. Doç. Nurettin GÜLAÇTI1
ÖZET
Bu araştırmanın amacı, tarihin belirli dönemlerinde ruhani bir varlık olarak
saygı gösterilen kadının, sanatsal bir obje olarak sanat ürünlerindeki yerini ve buna
bağlı olarak kadının sanatçı kişiliğini irdeleyip, tarihsel süreç içerisinde kadına
yüklenen toplumsal değerlilik ya da değersizlikleri ortaya koymaktır. Kadın, M.S. 6
yy. lar’ da Arap cahiliyesin de henüz çocuk yaşta iken utanç vericilikleri nedeniyle
babaları tarafından diri diri toprağa gömülerek öldürülmüşlerdir. Ayrıca bazı kadınlar
sanatçı kişilikleri ve yapmış oldukları sanat eserleriyle de gündemdeki yerlerini
korumaktadırlar. Kalkolitik ve Neolitik çağlarda, özellikle de Hititler ve Frigler
döneminde kadın, hem işlevsel hem de sanatsal ürünlerde doğurganlığı göz önünde
bulundurularak, “Ana Tanrıca” olarak sembolize edilmiştir. Bu devirlerde kadın
sembolü, seramik ürünlerde idol veya amulet olarak şekillendirilirken; Roma, Bizans
ve Hellenistik dönemlerde mermerden heykel figürü olarak ortaya konmuş; böylece
kadının toplumsal açıdan önemi ve onun geçmişten günümüze devam eden sürekliliği
vurgulanmıştır. Bu bir anlamda erkek benliğinin hayal dünyasında oluşturduğu
eserlerinin arka planında, kadının bazen tanrı olarak ilahlaştırıldığı bazen de sanat
eserlerinde estetik bir obje olarak yansıtıldığını göstermektedir. Bunun yanı sıra
kadın, hemen hemen her sanatçı ve tasarımcının mitolojide var olduğu şekliyle
Tanrıça Venüs (Afrodid) veya Helen; gerçek yaşamda ise toplumsal bir varlık olarak
karşılığını güzellik abidesi bir değer olarak bulan bir fenomen şeklinde ya
resmedilmiş veya kabartmalara plastik etki veren bir imaj olarak yerleştirilmiştir.
Ancak tarihi süreç içerisinde kadın, bazen haksız muamelelere maruz kalmış ve hatta
şeytani ruhları içerisinde barındıran bir varlık olarak da görülmüştür. Fakat ister
tanrısal bir varlık isterse şeytani bir varlık olarak görülmüş olmasına rağmen kadın,
geçmişten günümüze bir sanat nesnesinin parçası olarak sanatçılara her zaman ilham
kaynağı olmuştur. Değişen toplum yapısına paralel olarak kadın, bir sanat nesnesi
veya sanat eserinin plastik elemanı iken, şimdilerde kendisi sanat eseri veya nesnesini
ortaya koyan sanatçı konumundadır. Bu olgu toplumun kadına bakış açısının
değiştiğinin ve kadının kendisini evrende konumlandırdığının bir göstergesidir.
Günümüzde insan haklarındaki değişim ve yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde
oluşturulan kanunların kadınlara getirdiği korumacı haklara karşın kadının maruz
kaldığı aile içi şiddetin devam ettiği de görsel ve yazınsal medyalarda okunup
Yorum Gönder